28 Ekim 2015 Çarşamba

YÖK Başkanı'ndan bütünleme açıklaması

YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç, bütünleme sınavı açıp açmama kararının üniversitelere bırakıldığını açıkladı.

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Anadolu Ajansı Editör Masası'nda soruları yanıtlıyor.
Saraç'ın dikkat çeken açıklaması, üniversitelerdeki bütünleme sınavıyla ilgili oldu.
"Yeni bir yetki devrini de burada açıklayabilirim" diyen Saraç şöyle devam etti:

"Üniversitelerimiz, bütünleme sınavlarına ilişkin bir takım endişelerini ve rahatsızlıklarını, sıkıntılarını ifade ettiler bu konulduğundan itibaren. Biz bugün itibarıyla yükseköğretim kurumlarımıza, öğrencilere eğitim-öğretim dönemi başlamadan önce bildirmeleri kaydıyla bütünleme sınavlarını açıp açmama, yapıp yapmama hususunda yetki devrediyoruz."
PEDAGOLOJİK FORMASYON
YÖK Başkanı'nın diğer açıklamaları şöyle:
- "Pedagojik formasyonla alakalı bir çalışma yürütüyoruz. Ülkenin ihtiyaçları ve öğretmen ihtiyacının olduğu yerlere ağırlık vererek bir formüle varacağımızı düşünüyoruz. Rakamları da önümüzdeki genel kurulda belirleme durumumuz olabilir. Biz umut tacirliği de yapmak istemiyoruz. Gerçekçi olalım istiyoruz." ntvmsnc

27 Ekim 2015 Salı

Eskişehir'de üniversite okumak

58 bin öğrencisi ile Eskişehir eğitim seviyesi,doğal güzellikleri,sosyal çevresi ve özgür öğrenci yaşantısı ile tam bir üniversite şehri. Birçok öğrencinin İl dışındaki üniversiteler listesinde ilk sıraları alan Eskişehir'de Anadolu ve Osmangazi Üniversitesi olmak üzere 2 adet Devlet Üniversitesi bulunuyor. Bugünkü yazımızda Eşkişehir'de Üniversite okumak dendiğinde ilk akla gelenlerin cevabını veriyoruz.

Sosyal hayat nasıl?

Eskişehirde üniversite öğrencileri için oldukça aktif bir yaşantı var.Okuldan çıkınca öğrencilerin genelde gitmeyi tercih ettikleri yerler üniversite caddesindeki, adalardaki kafeler ve barlar sokağındaki mekanlardır.

Kiralar ne kadar?

Kiralar bir öğrenci şehrine nazaran üniversitelilere pahalı geliyor. Bugün Eskişehir'de bir öğrenci evi kirası 500-800 TL arasında.

Öğrenciye iş imkanları nasıl?

Şehirde öğrencilerin büyük kısmı kafe ve barlarda part-time olarak çalışıyor. Genellikle öğrencilerin iş saatleri ders programlarına göre ayarlanıyor. Yaklaşık olarak asgari ücret bedeli bir maaş ile çalışan üniversiteliler KYK bursu / Kredi ile birlikte maddi durumlarını destekliyorlar.

Çevre illere ulaşım kolaylığı

Eskişehir'in etrafındaki Kütahya, Bilecik, Ankara, Afyon gibi çevre illere ulaşım oldukça kolay. Ayrıca YHT (Yüksek Hızlı Tren) ile çok kısa bir süre içinde diğer istasyonlara gidebilirsiniz. YHT'nin İstanbul'a seferi olması da İstanbul'da yaşayan öğrencilere büyük kolaylık sağlıyor.

Eskişehirde gezilecek yerler

Eskişehir'de gezilecek yerlerin başında Midas Anıtı, Balmumu Müzesi, Kent Park, Sazova Parkı ve Odunpazarı evleri geliyor.

Balmumu Müzesi

Bunlara ulaşım tramvayla kolayca sağlanabilir.

Midas Anıtı

Ayrıca Eskişehir'de tramvay ve otobüsler öğrenciye 1,25 TL.

Odunpazarı

Odunpazarı'ndan bir kare

Peki neden Eskişehir?

Öncelikle şehrin çoğunluğu öğrencilerden oluşmaktadır.Dışarı çıktığınızda göreceğiniz insanların yaşı 18-25 arasında değişiyor. Eskişehir'deki öğrencilerin çoğunluğu ailelerinden uzakta bir yaşantı sürmekte. Bu durum öğrencilere özgürlüğü, şehirde daha canlı ve eğlenceli bir yaşamın yanı sıra büyük bir sorumluluğu da beraberinde getiriyor. Her şeyden önce öğrenciler birey olabilme yetisini kazanıyor. Kaçta eve gideceğiniz, derse geç kalıp kalmayacağınız ve geri kalan bütün sorumluluklarla başa çıkabilme becerisine sahip oluyorsunuz. cnntürk

DGS ek yerleştirme tercih süreci başladı!

Dikey Geçiş Sınavı (2015-DGS) ek yerleştirme tercih işlemleri, 27 Ekim-2 Kasım 2015 tarihlerinde yapılacak.

2015 Dikey Geçiş Sınavı (DGS) Ek Yerleştirme Tercih İşlemleri başladı. 2015-DGS Ek Yerleştirme tercih işlemleri 27 Ekim-2 Kasım 2015 tarihleri arasında ÖSYM’nin https://ais.osym.gov.tr internet adresinden yapılacak. Adaylar tercihlerini, TC Kimlik Numaraları ve şifrelerini kullanarak bireysel olarak internet aracılığıyla yapacaklar.
Ek Yerleştirme için ayrıca bir kılavuz hazırlanmayacağı için adayların, ÖSYM’nin internet sitesinde yer alan 2015-DGS Ek Yerleştirme ile ilgili tabloları dikkatle inceleyip tercihlerini yapmaları gerekiyor. Tercihlerinde değişiklik yapmak isteyen adaylar tercih süresi içinde tercihlerini değiştirebilecek. Yerleştirme sonuçları ÖSYM’nin internet sayfasında yayımlanacak, adaylara yerleştirme sonuç belgesi gönderilmeyecek.

DGS EK YERLEŞTİRME TERCİH ÜCRETİ 15 TL!

ÖSYM’den yapılan açıklamaya göre; Adaylardan Ek Yerleştirme tercih ücreti olarak 15 TL alınacak. Ek yerleştirme için tercih yapmak isteyen adaylar tercih ücretini ÖSYM’nin internet sayfasında yer alan “ödemeler” alanından kredi kartı/banka kartı ile 27 Ekim-3 Kasım 2015 tarihleri arasında yatıracaklar. Ücret yatırma işlemi 3 Kasım 2015 tarihinde saat 23.59’da sona erecek. ÖSYM, Banka/ATM’lerden tercih ücretinin yatırılmaması konusunda da uyardı. Adaylar, tercihlerini yaptıktan sonra tercih ücretini yatırarak tercih işlemlerini tamamlayacaklar. Süresi içinde ek yerleştirme tercih ücretini yatırmayan adayların yapmış oldukları tercihler geçersiz sayılacak ve ek yerleştirme işlemine dâhil edilmeyecek. sözcü.com.tr

İELEV öğrencileri Almanya’dan ödüllerle döndü!

Alman televizyon kanalı ZDF'nin bilgi yarışmasına katılan İELEV öğrencileri, Almanya’dan birincilik ve üçüncülük ödülüyle döndü.

Ana dili Almanca olan öğrencilerin katıldığı, ağırlıklı olarak Fen Bilimleri ve Teknoloji, Genel Kültür, Sosyal Bilgiler ve Spor ile ilgili konuları içeren Almanya’nın en popüler çocuk bilgi yarışması “1,2 oder 3” isimli yarışmaya Almanca eğitim veren İELEV (İstanbul Erkek Liseliler Eğitim Vakfı) Eğitim Kurumları 5. sınıf öğrencilerinden oluşan bir grup öğrenci katıldı. İELEV öğrencileri Alman televizyon kanalı ZDF’de yayınlanan bilgi yarışmasından birincilik ve üçüncülük ödülleri alarak yurda döndüler.

BİRİNCİLİK VE ÜÇÜNCÜLÜK ÖDÜLÜ İELEV’İN

İELEV Özel İlkokulu ve Ortaokulundan 07 Ekim 2015 tarihinde gerçekleşen bölüme katılan Eren Mengeş, Roy Emir Yeruşalmi ve Aksel Gülkök yarışmada üçüncü oldular. Yarışmanın 13 Ekim 2015 Salı günü gerçekleşen bir diğer ayağında ise İELEV Özel 125. Yıl İlkokulundan Zoe Aylin Filippidis, Naz Nazlı ve Kaan Oğuz isimli öğrenciler birincilik ödülünün sahibi oldular.
İELEV Eğitim Kurumları öğrencilerinin katıldığı “1,2 oder 3” bilgi yarışması 12.12.2015 tarihinde saat 09.10’da ZDF’den izlenebilecek.

26 Ekim 2015 Pazartesi

İlkokul birinci sınıflara da özel yetenek sınavı!

Özel yetenek sınavıyla BİLSEM öğrencilerini seçen MEB, bu yıldan itibaren ilkokul birinci sınıflara da özel yetenek sınavı yapacak.


2015-2016 Bilim ve Sanat Merkezleri Öğrenci Tanılama Kılavuzu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın internet sitesinde yayınlandı.
Okul öncesi eğitim, ilkokul, ortaokul ve lise çağındaki özel yetenekli öğrencilerin (resim, müzik ve genel zihinsel yetenek) örgün eğitim kurumlarındaki eğitimlerini aksatmayacak şekilde bireysel yeteneklerinin farkında olmalarını ve kapasitelerini geliştirerek en üst düzeyde kullanmalarını sağlamak amacıyla açılmış olan bağımsız özel eğitim kurumları olan BİLSEM’lerin değerlendirme sınavlarına bu yıldan itibaren ilkokul birinci sınıf öğrencileri de girebilecek.
Özel yetenekli öğrencilerin özel eğitim aldığı, MEB’e bağlı özel eğitim kurumları olan ‘Bilim ve Sanat Merkezleri’ne öğrenci seçimi Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından her yıl belirlenen sınıf seviyesine ve uygulama takvimine göre yapılıyor.

BİLSEM ÖĞRENCİ TANILAMA KILAVUZU İÇİN TIKLAYIN!

2014-2015 eğitim öğretim yılında ilk defa merkezi sınavla 2, 3 ve 4. sınıf seviyelerinden öğrenci seçimi yapılmış yeterli performans gösteren öğrenciler bireysel değerlendirmeye alınmışlardı. Kılavuza göre; 2015-2016 eğitim öğretim yılında Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından bilim ve sanat merkezlerine öğrenci seçimi 1, 2, 3 ve 4. sınıf seviyelerinden olacak. Ancak bu yıl ilk defa 1. ve 2. sınıflar ile 3. ve 4. Sınıflar için merkezi sınavlar farklı tarihlerde yapılacak.

GRUP TARAMA SINAVI TABLETLE YAPILACAK

1. ve 2. sınıflar grup tarama sınavı il tanılama sınav komisyonu tarafından velilere verilen tarih ve uygulama yerlerinde, 10-20 kişilik gruplara elektronik
ortamda tablet uygulaması ile 11.01.2016- 29.04.2016 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. 1. ve 2. sınıflar grup tarama sınav sonuçları 05 Mayıs 2016 tarihinde öğrenci kimlik numarası ve doğum tarihi ile birlikte http://www.meb.gov.tr adresinden öğrenilebilecek.

3. ve 4. SINIF DÜZEYİNE MERKEZİ SINAV

3. ve 4. sınıf düzeyi için Grup Tarama Sınavı Bakanlığın Ölçme ve Değerlendirme Genel Müdürlüğü tarafından merkezi sınav şeklinde uygulanacak. 3. ve 4. sınıf düzeyinde olup merkezi sınava girecek öğrencilerin sınav giriş belgeleri bağlı bulundukları okul müdürlüklerince 26.01.2016-12.02.2016 tarihleri arasında çıktısı alınarak onaylanacak ve öğrencilere verilecek. 3. ve 4. sınıflar Bilim ve Sanat Merkezleri Grup Tarama Sınavı 14 Şubat 2016 tarihinde saat: 10.00’da Bakanlıkça belirlenecek 81 il ve ilçe merkezlerinde gerçekleştirilecek. Sınav soru ve cevap anahtarları 16 Şubat 2016 tarihinde http://www.meb.gov.tr adresinden yayımlanacak.

Sınav sonuçları 09 Mart 2016 tarihinde öğrenci kimlik numarası ve doğum tarihi ile birlikte http://www.meb.gov.tr adresinden öğrenilebilecek.





Türkiye'nin en iyi 15 üniversitesi

ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan URAP Araştırma Laboratuvarı, Türkiye'nin en iyi 15 üniversitesini açıkladı. ODTÜ'nün birinci olduğu sıralamada Boğaziçi Üniversitesi'nin 12. sırada yer alması dikkat çekti...

Sıralamada, "makale sayısı", "öğretim üyesi başına düşen makale sayısı", "atıf sayısı", "öğretim üyesi başına düşen atıf sayısı", "toplam bilimsel doküman sayısı", "öğretim üyesi başına düşen toplam bilimsel doküman sayısı", "doktora öğrenci sayısı", "doktora öğrenci oranı", "öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı" esas alındı.
1- ORTADOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ - 767,35
Türkiye'deki 136 üniversiteyi kapsayan "URAP TR 2015-2016" çalışmasına göre, Ortadoğu Teknik Üniversitesi 767,35 puanla en iyi üniversite seçildi.
En iyi 15 arasında yer alan diğer üniversiteler ise şöyle:

2- HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ - 705,30
ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan URAP Araştırma Laboratuvarı, Türkiye'nin en iyi üniversitesi sıralamasını açıkladı.

3- İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ - 697,95
ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan URAP Araştırma Laboratuvarı, Türkiye'nin en iyi üniversitesi sıralamasını açıkladı.

4- İHSAN DOĞRAMACI BİLKENT ÜNİVERSİTESİ - 677,69
ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan URAP Araştırma Laboratuvarı, Türkiye'nin en iyi üniversitesi sıralamasını açıkladı.

5- ANKARA ÜNİVERSİTESİ - 677,31
ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan URAP Araştırma Laboratuvarı, Türkiye'nin en iyi üniversitesi sıralamasını açıkladı.

6- İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ - 674,88
ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan URAP Araştırma Laboratuvarı, Türkiye'nin en iyi üniversitesi sıralamasını açıkladı.

7- GEBZE TEKNİK ÜNİVESİTESİ - 657,94
ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan URAP Araştırma Laboratuvarı, Türkiye'nin en iyi üniversitesi sıralamasını açıkladı.

8- EGE ÜNİVERSİTESİ - 656,29
ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan URAP Araştırma Laboratuvarı, Türkiye'nin en iyi üniversitesi sıralamasını açıkladı.

9- GAZİ ÜNİVERSİTESİ - 651,87
ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan URAP Araştırma Laboratuvarı, Türkiye'nin en iyi üniversitesi sıralamasını açıkladı.

10- SABANCI ÜNİVERSİTESİ - 648,29
ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan URAP Araştırma Laboratuvarı, Türkiye'nin en iyi üniversitesi sıralamasını açıkladı.

11- KOÇ ÜNİVERSİTESİ - 639,82
ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan URAP Araştırma Laboratuvarı, Türkiye'nin en iyi üniversitesi sıralamasını açıkladı.

12- BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ - 625,17
ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan URAP Araştırma Laboratuvarı, Türkiye'nin en iyi üniversitesi sıralamasını açıkladı.

13- ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ - 597,95
ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan URAP Araştırma Laboratuvarı, Türkiye'nin en iyi üniversitesi sıralamasını açıkladı.

14- YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ - 587,09
ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan URAP Araştırma Laboratuvarı, Türkiye'nin en iyi üniversitesi sıralamasını açıkladı.

15- ERCİYES ÜNİVERSİTESİ - 586,64 PUAN
ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan URAP Araştırma Laboratuvarı, Türkiye'nin en iyi üniversitesi sıralamasını açıkladı.

23 Ekim 2015 Cuma

İlköğretimde Arapça ders dönemi başlıyor

Milli Eğitim Bakanlığı'nın yabancı diller arasına yer alan Arapça için de öğretim programı hazırladı. Öğrenciler, istemeleri halinde, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8. sınıflarda yabancı dil olarak Arapça da öğrenebilecek. Dersler, 2016-2017 eğitim ve öğretim yılından itibaren kademeli olarak uygulamaya konulacak.


Bakanlık yetkililerinden alınan bilgiye göre, 2013-2014 eğitim ve öğretim yılından itibaren yürürlükte olan İlköğretim Kurumları Haftalık Ders Çizelgesine göre, "Yabancı Dil" dersi ilkokul 2'inci sınıftan başlayarak okutuluyor.
Hangi dillerin okutulacağı da Bakanlar Kurulu Kararı ile belirleniyor.
Bu çerçevede, 2'inci sınıftan 8'inci sınıfa kadar olan dönemi kapsayacak şekilde Bakanlar Kurulu kararı ile kabul edilen dillerden İngilizce, Almanca ve Fransızca derslerinin öğretim programları daha önce Talim ve Terbiye Kurulu tarafından kabul edilerek, yayınlanmış ve yürürlüğe konulmuştu.
Bu kapsamda, İlköğretim Kurumları (İlkokul ve Ortaokul) Haftalık Ders Çizelgesine göre okutulacak yabancı diller kapsamında, ilköğretim Arapça dersi (2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8. sınıflar) öğretim programı da hazırlandı ve 91 sayılı kurul kararı ile kabul edildi.
2016-2017 eğitim ve öğretim yılında başlayacak
Karara göre, Arapça dersi de öğrenciler tarafından tercih edilmesi halinde yabancı dil olarak okutulabilecek ve 2016-2017 eğitim ve öğretim yılından itibaren kademeli olarak uygulamaya konulacak.
İlköğretim Arapça dersi 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8. sınıflar öğretim programı, iletişimsel ve öğrenci merkezli yaklaşımla tasarlandı. Programda dinleme-anlama, konuşma, okuma ve yazma becerilerine odaklanıldı ve Diller İçin Avrupa Ortak Başvuru Metni ile öngörülen beceri seviyeleri esas alınarak yapılandırıldı.
Öğrenme alanları, 2 ve 3'üncü sınıflarda dinleme-anlama ve konuşma, 4'üncü sınıfta bunlara ek olarak Arapça yazıya giriş, 5'inci sınıftan itibaren de dengeli biçimde dört temel dil becerisini kapsayacak şekilde düzenlendi.
Program tematik öğretimi esas alarak yapılandırıldı. Örneğin 2'nci sınıfta ailem, okul ve arkadaşlarım, sayılar, sebzeler ve meyveler, renkler, hayvanlar, mevsimler ve vücut organları olmak üzere sekiz tema yer alıyor. cnntürk.com.tr

22 Ekim 2015 Perşembe

2016'da 50 bin öğretmen atanacak

Şubat ayında 30 bin öğretmen atanacak. Ağustos ayında ise yaklaşık 20 bin atama daha yapılacak. Atanacak öğretmenler ilk kez 4 aylık eğitimin ardından göreve başlayacak.


2016 yılında yaklaşık 50 bin öğretmen ataması yapılacak. Bunlardan 30 bini Şubat ayında, kalanı ise Ağustos'ta atanacak. Ağustos'ta öğretmenlerin yüzde 70'i Doğu ve Güneydoğu'ya atanmıştı. Bu kez tüm Türkiye geneline atama yapılacak.

Konuyla ilgili açıklama yapan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hamza Aydoğdu, şunları söyledi:

''Şubat ayında 30 bin öğretmen alınacak. Hem Şubat'ta hem Ağustos'ta yaptığımız öğretmen ataması sayısının ortalaması 50-52 bin arasında. 30 bin atanırsa geri kalan rakam da Ağustos'ta atanır diye düşünüyorum. Şubat'ta 81 ile atama yapılacak. Sınıf öğretmenliğinden ihtiyacımız 17 bin, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi'nden ihtiyacımız 16 bin, İngilizce'den 16 bin okul öncesinden ihtiyacımız fazla, Türkçe öğretmenliğinden fazla...''

Şubat'ta ataması yapılacaklar Eylül'de, Ağustos'takilerse 2017 Şubat'ında iş başı yapacak. 4 aylık eğitim süreci stajyer öğretmelik süresinden düşülecek, öğretmenler maaşlarını alacak.

Eğitimin öğretmenlerin atandıkları şehirde mi yoksa istedikleri şehirde mi verileceği ise henüz netleşmedi.

Aydoğdu bu konuda ise şöyle konuştu: ''Oradaki kültürel dokuyla ya da yerel dillerle ilgili öğretmenlerimize eğitim verilecek. 3 gün bu öğretmenlerimiz okulda öğretmenlerle derse girecekler. 4. gün idarecilerle, 5. gün de il ve ilçe müdürleri ile birlikte olacaklar.'' ntvmsnc

Matematikle düşman değil dost olabilirsiniz!

Ezberci eğitim sistemi, karmaşık formüller, not ve sınav kaygısı nedeniyle birçok çocuğun korkulu rüyası matematikle düşman değil dost olunabilir.

Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü’nden matematik eğitimi alanında uzman danışmanlar tarafından Matematik Öğretimi Geliştirme Projesi yürüten MEÇ Okulları, şimdi de uluslararası matematik konferansına imza atıyor.
Çocukların ilkokuldan itibaren matematik ile dost olmaları ve matematiksel düşünme becerilerine sahip bireyler yetiştirmek hedefiyle uzun süredir çalışmalarını sürdüren BÜMED MEÇ Okulları (Boğaziçi Üniversitesi Mezunları Derneği Merak Eden Çocuk Okulları), ‘Dostum Matematik’ Konferansı düzenliyor.
7 Kasım 2015 Cumartesi günü, Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’da düzenlenecek “Dostum Matematik: İlkokulda Matematiksel Düşünme Becerilerinin Kazandırılması” Konferansına, yurt içi ve yurt dışından matematik eğitiminde uzman akademisyenler katılacak. 
BÜMED MEÇ Okulları Okullar Müdürü Faika Yelda Acarbay  “Okulumuzda yaptığımız çalışmaları paylaşmak amacıyla konferans fikrini geliştirdik. Amacımız öğrencilerimizin matematik endişesi yaşamadan, hevesli öğrenenler olmaları, matematiği somutlaştırarak öğrenmeleri ve kendilerine güvenmeleridir. Matematiğin günlük yaşamımızın nasıl içinde olduğunu gözler önüne serecek, çapı açısından Türkiye’de ilk kez düzenlenecek bir etkinliğe imza atacağız” diye konuşuyor.
MATEMATİĞİN DUAYENLERİ KATILIYOR
‘Dostum Matematik’ Konferansı’na; matematik eğitiminin duayenleri Prof. Dr. Sinan Olkun, Yard. Doç. Dr. Engin Alder ve Dr. Marjorie Henningsen konuşmacı olarak katılacak. Uzman akademisyenler, ilkokul matematiğinin temel bileşenleri ve güncel matematik öğretim yaklaşımları hakkında konuşmalar yapacak. Konferansta ayrıca matematik, mühendislik ve matematik eğitimi gibi farklı alanlardan uzmanların, ilkokul matematiğini ve burada atılan matematiksel temellerin hayatın ilerleyen dönemlerindeki yansımalarını tartışacağı bir panel ile soru cevap bölümü de olacak. Panele yine matematik eğitiminde uzman isimler Prof. Emine Erktin, Prof. Dr. Yorgo İstefanopulos, Doç. Dr. Zeynep Kızıltepe ve Yardımcı Doç. Dr. Serdar Altok katılacak.
TÜM MATEMATİK GÖNÜLLÜLERİ DAVETLİ
BÜMED MEÇ Okulları Matematik Eğitim Danışmanı Yardımcı Doç. Dr. Engin Ader, matematikten korkan değil, matematikle dost olan çocuklar yetiştirmeyi hedeflediklerini belirterek, şu bilgileri verdi:
“Öğretmenlerin sürekli konuştuğu, çocuklara ne yapmaları gerektiğini söylediği öğrenme
ortamlarından kurtulup, çocukların soru sorduğu inisiyatif aldığı yaparak öğrendiği öğrenme ortamlarını oluşturmalıyız. Bunun yollarını arayacağımız ve tartışacağımız ‘Dostum Matematik’ Konferansı, bu nedenle çok önemli. Başta sınıf öğretmenleri olmak üzere, ilkokul matematik eğitimi alanında çalışan, matematikle ilgilenen tüm matematik gönüllülerini bekliyoruz. Katılmak isteyenler, konferansla ilgili ayrıntılı bilgiye www.dostummatematik.com adresinden ulaşabilir.”

Eğitimde eşitlik ilkesi başarının temel sırrı!

Dar gelirli bir ailenin evladı olan öğrenci ile zengin bir ailenin çocuğunun okuduğu bir kolej arasındaki fırsat eşitliğini de MEB değerlendirmeye almalı.


Türkiye’de eğitim sektörü giderek büyüyor. Alınan kararlar eğitim alanında ciddi bir rant ekonomisini ortaya koyuyor. Bugün özel okulların sayısı her yıl ciddi oranda artıyor. Bu artış sektör açısından son derece önemli. Gerek üniversite, gerek ilk ve orta öğretim düzeyinde özel sektörün önemli yatırımlarının olduğunu görüyoruz. Dershanelerin kapanmasıyla özel okullara devlet teşviki de bunu daha da ateşledi. Özel okullar arasındaki rekabet eğitimde kaliteyi de artırıyor.

Ancak burada ortaya çıkan bir sorun var. Eğitimde fırsat eşitliği var mı?
Anadolu’nun ücra bir köşesindeki dar gelirli bir ailenin evladı olan öğrenci ile zengin bir ailenin tüm imkanlara sahip çocuğunun okuduğu bir kolej arasındaki fırsat eşitliğini de Milli Eğitim Bakanlığı değerlendirmeye almalı.
Bu fırsatlar okulların fiziki mekanları olduğu gibi eğitim kadrolarında da ortaya çıkıyor. Dolasıyla özel eğitim kurumları daha tecrübeli ve yetişmiş, kendine özgüveni olan eğitmenleri tercih ediyor.
Eğitimde öğrenciler kadar öğretmen kadrosu da önemlidir. Özellikle ilk ve orta öğretimde, öğrencinin zekası kadar psikolojisi de başarılı olmasında önemlidir.
Bu durumda, her öğretmenin öncelikle iyi bir psikolog gibi olması lazım. Öğretmenler bu deneyimi yıllar geçtikçe ediniyor. Bu alanda özel okullar bu kriterleri daha iyi yakalıyor.
Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği örgütü (OECD) bünyesinde gerçekleştirilen Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) sınavlarında Türkiye katılan ülkeler arasında çok gerilerde kalıyor. PISA 2000 yılından bu yana her üç yılda bir düzenlediği sınavlarda zorunlu temel eğitimin sonuna yaklaşmış, 15 yaşındaki çocukların yetişkin olarak toplum hayatına tam olarak katılabilmeleri için gereken bilgi ve becerileri ne ölçüde kazandıklarını uluslararası düzeyde değerlendirmektedir.
PİSA’nın bu sınavlarında sorular eleştirel ve analitik düşünme becerilerine yönelik hazırlanmaktadır. PISA gen bilgisi, matematik ve okuma olmak üzere 3 ayrı dalda düzenlenmektedir. ‘Geleceğin dünyası için problem çözümü’ de dördüncü bir sınav olarak eklenmiştir. Türkiye 2012 PISA değerlendirmesinde 65 ülke arasında matematikte 44, okuduğunu anlamada 42 ve fen bilimlerinde 43’üncü sırada yer almıştır. İşin ilginç yanı bu sınavlarda en başarılı ülkelerden biri Finlandiya olmuştur.
Türkiye’nin bu tür uluslararası yarışmaları dikkate alıp eğitim sistemindeki eksiklikleri masaya yatırması gerekir.
Neden Türkiye böyle bir yarışmada en sonlarda kalıyor? Bunların sorgulanması lazım. İşte bizdeki bu sorgu eksikliği eğitimimizden siyasetimize ve günlük yaşantımıza kadar hep önümüze çıkıyor. Burada en büyük eksikliğimizin eğitim sistemimizin fırsat eşitliğinden yoksun olmasından kaynaklanıyor. Fırsat eşitliğinin yanında baskıcı bir eğitim sisteminin de bunda büyük bir etkisi olduğunu, çocukların eğitim dünyasında daha özgür olmaları gerektiğini düşünüyorum. Çocukların büyüklere ters gelen her eylemi bastırılıyor. Oysa çocuğun beyninde neler var. Neler yapmak istiyor bunu görmek yerine , ‘Yapma çocuğum’ diyerek bastırmak hem eğitim dünyasında hem de aile ortamında kolayımıza gelen bir yöntem olarak ortaya çıkıyor.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı yeni öğretmenlerin, danışman öğretmenlerin yanında belirli süre eğitim alacağını açıkladı. Japon eğitim sisteminde uygulanan bu stratejinin eğitime katkı sağlayacağını ve fırsat eşitliği konusunda olumlu sonuçlar doğuracağı kanısındayım. Bu danışman öğretmenlik modelini özel okullarda da uygulamayı öneriyorum. Devlet okullarında göreve başlayacak öğretmenler, özel okullarda da danışman öğretmenler yanında belirli eğitim alsın. Faydalı olacaktır. Eğitimde fırsat eşitliği kaybolan cevherleri ortaya çıkaracaktır. Murat AYDIN/SÖZCÜ

21 Ekim 2015 Çarşamba

Dünyanın en iyileri arasında 2 Türk Üniversitesi!

Koç Üniversitesi Exectuive MBA Programı, dünyanın en iyilerinin yer aldığı listede 59. sıraya yükseldi. Sabancı Üniversitesi de 92. sırada yer aldı.

Mezunların program sonrası kariyer gelişimlerinden, programı sunan üniversitenin uluslararası başarısına kadar toplam 16 kritere göre yapılan değerlendirmede Türkiye’den 2 üniversite dünyanın en iyi işletme okulları arasında yer aldı. 
Koç Üniversitesi Executive MBA (EMBA) Programı, Financial Times (FT) tarafından hazırlanan ve dünya çapında Executive MBA programlarının değerlendirildiği 2015 yılı sıralamasında 78. sıradan 59.sıraya yükseldi. Executive MBA Ranking 2015′te dünyanın en iyi işletme okulları arasında yer alan bir diğer Türk Üniversitesi de sıralamaya 92. sıradan giren Sabancı Üniversitesi oldu.
Listenin tamamına http://rankings.ft.com/businessschoolrankings/executive-mba-ranking-2015 internet adresinden ulaşabilirsiniz.

20 Ekim 2015 Salı

En gözde devlet üniversitesi hangisi?

Realta Danışmanlık tarafından geliştirilen model 3İK Türkiye İş ve Kariyer Kulüpleri Birliği aracılığıyla kurulan üniversite networkünde üniversite öğrencilerinin mevcut okulları hakkındaki memnuniyetleri ölçülerek gerçekleştirilen rapor neticesinde Türkiye'nin en gözde devlet üniversiteleri belirlendi.

Araştırmada temel olarak Akademik kadro ve akademik destek, Dersler ve eğitim programı, Öğrenme kaynakları ve ortamı, Kişisel gelişime katkısı, Sosyal ortam, Konum, ulaşım ve tesisler vb. konular üzerinde durulmuştur.

İşte 2014 yılının en gözde devlet üniversiteleri.

1. Orta Doğu Teknik Üniversitesi
2. Boğaziçi Üniversitesi
3. Anadolu Üniversitesi
4. İstanbul Teknik Üniversitesi
5. Gazi Üniversitesi
6. Marmara Üniversitesi
7. Ege Üniversitesi
8. Yıldız Teknik Üniversitesi
9. Galatasaray Üniversitesi
10. Çukurova Üniversitesi
11. Hacettepe Üniversitesi
12. Ankara Üniversitesi
13. Dokuz Eylül Üniversitesi
14. Sakarya Üniversitesi
15. İstanbul Üniversitesi

19 Ekim 2015 Pazartesi

Yurt dışında okumayı düşünenlere tavsiyeler

Yurt dışında eğitim almayı ve hayatının önemli bir kısmını yurt dışında geçirmeyi düşünenlere verilebilecek tavsiyeleri derledik. İşte o tavsiyeler.

Birçok ülkenin Okyanusa kıyısı bulunmaktadır, eğer ki bu ülkelere yakınsanız mutlaka oraya gidip okyanusta yüzmenin tadına varın.

Noel, Paskalya ve Şükran günü etkinliklerine katılmayı unutma.

Bazen sıkıcı gelse de gittiğiniz ülkenin müzelerini gezin ve bol bol fotoğraf çekin.

Yıllardır hayranı olduğun sanatçıların canlı konserlerine katıl.

Eğer ki öğrenim hayatınızı Amerika Birleşik Devletlerinde sürdürüyorsanız mutlaka NBA veya Beyzbol maçlarına gitmeyi unutmayın

Her ülkenin mutfağı farklıdır, farklı yemeklerin tadına bak ve onları Türk mutfağı ile karşılaştır.

Avrupa’nın en güzel özelliklerinden biride geniş çaplı tren hatlarıdır, boş günlerinizde arkadaşlarınızla beraber bu ülkelere gezmeye gidin

Spring Fest gibi büyük festivallere katıl, eğlencenin tadına var

Yabancı filmlerde gördüğün cadılar bayramı sahnelerinin oyuncusu ol. Kostümünü al ve Cadılar bayramı etkinliklerine katıl.

Yabancı arkadaşlarınızı evinize davet ederek onlara Türk mutfağından eşsiz lezzetleri sunun( Tabi yemek yapma konusunda başarılıysanız)

Ve son olarak ders çalışmayı unutma. (cnntürk)

18 Ekim 2015 Pazar

Otizm’in en etkili ilacı eğitim!

Otizmli bireyler eğitimle önemli ilerlemeler kaydediyor. 0-18 yaş grubunda 352 bin otizmli çocuk ve gencin bulunduğu Türkiye’de ise eğitim alabilen otizmli çocuk sayısı yaklaşık 21 bin.

Bireyin etkileşimini ve etrafındaki insanlarla ilişkilerini etkileyen Otizm hakkında merak edilenleri Uzm. Psk. B. Asena Soydaş’a sorduk.
Soydaş, Otizmle ve otistik çocuklarla ilgili çok önemli açıklamalarda bulundu.
Soydaş,  zekaları (IQ) geniş bir dağılıma sahip olan Otizmlilerin yaklaşık %10’unun üstün özelliklere sahip olduğunu belirtti.
  • Otizm nedir? Belirtileri nelerdir?
Literatürde Otizm, nörogelişimsel temelli Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) başlığının alt kategorilerinden biri olarak geçmektedir. En belirgin özellikleri; sözel ve sözel olmayan iletişimde yaşanan güçlük, dil gelişiminde gerilik, eşyalara ve günlük rutinlere olan bağlılık ve stereotipik davranış örüntüleridir. Son yıllarda yapılan çalışmalar sonucunda, Otizmin sanıldığı gibi ailenin yetiştirme stiliyle ilişkili olmadığı; nörobiyolojik temellere dayandığı bulunmuştur. OSB’nin yaklaşık olarak her 150 çocuktan birini etkilediği düşünülmektedir. Bu nedenle Otizmin ne olduğunun anlaşılması oldukça önemlidir.
  •  Otizm tanısı nasıl konulur? Tanı konulduktan sonra nasıl bir yol izlenmelidir?
Otizmin ilk belirtileri 36. aydan önce görülmeye başlanır. Otistik çocuklar anneleri ve çevreleri ile beklenen iletişimi kurmazlar ve dış dünya ile aralarındaki mesafe giderek açılır. Geç konuşurlar, konuşmaları mekaniktir, göz kontağı kuramazlar, bağlı oldukları alışkanlıkları ve takıntılı davranışları vardır, dönen eşyalara ilgi duyarlar, duygularını uygun bir şekilde ifade edemeyebilirler, kendi başlarına oynamayı tercih ederler ve en tehlikelisi kendilerine zarar verebilirler. Bu tip belirtilerin görüldüğü çocukların aileleri, çocuklarında herhangi bir sorun olup olmadığını kesinleştirmek için hastanelerin çocuk psikiyatrisi veya çocuk nörolojisi bölümlerine müracaat etmelidirler. Bu bölümlerde tıbbi olarak tanı alan otizmli çocuk için bir sonraki adım özel eğitim ihtiyacının belirlenmesidir.
“EN ÖNEMLİ İHTİYAÇ AİLE DESTEĞİ”
  • Otizmde erken tanının önemi nedir?
Bir çocuk için en önemli ihtiyaçlardan biri aile desteğidir. Otizmli bir çocuk ailenin yapısını değiştirdiği gibi aile bireyleri için ayrı bir stres ortamı oluşturur. Erken tanı, ailenin bu durumla bir an önce yüzleşmesini sağlar. Kabullenme süreci ne kadar çabuk atlatılırsa çocuğun gelişimi için önemli olan eğitimsel ihtiyaçları da o denli erken belirlenebilir. Erken tanı ve çalışma çocuğun sınıf içi performansını da olumlu yönde etkiler. Otizmli çocuğun ihtiyaçları doğrultusunda eğitim alması kadar ailenin de bu durumla ilgili destek alması ve otizmle ilgili destek gruplarına katılması önemlidir.
  • Otizm ilerleyen yaşlarda da görülebilir mi?
Kişi Otizm tanısını ilerleyen yaşlarda alabilir; ancak otizm birden ortaya çıkabilen bir psikiyatrik bozukluk değildir. Daha önce de belirttiğim gibi Otizmin ilk belirtileri 36. aydan önce görülmektedir. Hatta son yıllarda yapılmış bir çalışmada, çocukları otizm tanısı almış ailelerin üçte ikisi, çocuklarında 12. aydan sonra Otizm belirtileri görmeye başladıklarını ifade etmişlerdir.
  • Otistik çocuklar asosyal midir?
Otizm, sosyal etkileşim ve dil gelişiminde belirgin sorunların olduğu bir bozukluktur. Her ne kadar otizmli çocuklar sosyal yaşamdan ayrılıp kendilerine dönseler de, onları asosyal diye damgalamak doğru olmayacaktır. Onların iletişim kurma şekilleri otizm spektrum bozukluğu göstermeyen bireylere göre daha farklıdır. Onlarla iletişim kurmak diğer çocuklara kıyasla daha fazla özveri ve sabır ister. Rutinlerinin ve alışkanlıklarının bozulmadığı bir etkileşim ortamı oluşturmak önemlidir.
  • Ailelerin tavrı nasıl olmalı?
Otistik bir çocuğa sahip olmak aile için stres yaratan ve ailenin sorumluluklarını arttıran bir durumdur. Aile eğer bu stresi çocuğuna yansıtırsa, çocuğunun daha fazla kaçmasına ve içine kapanmasına neden olur. Bu nedenle otistik bir çocuğa sahip olan bir ailenin, başa çıkma mekanizmalarını geliştirmek adına, yardım alması çocuğun sosyal kaynaklarını daha iyi kullanabilmesi açısından önemlidir. Annenin yaşadığı stres otistik çocuğun gösterdiği davranış problemleriyle ilişkili olduğundan özellikle annenin stres düzeyi mümkün olduğunca düşük olmalıdır. Şunu da belirtmek isterim ki, aile derken sadece anne ve babaya görev düşmüyor. Kardeşler de omuzlarında büyük bir yük taşıyorlar. Çocuklar ilk sosyalleşme adımlarını kardeşleriyle kurdukları ilişkiyle atarlar; bu yüzden kardeşler arası kurulan ilişki son derece önemlidir. Ancak ailenin ilgi ve zamanının büyük bir çoğunluğunun otistik çocuk üzerinde olması, diğer kardeşlerin sosyal ve duygusal gelişimini etkilemektedir. Bu duruma zemin hazırlamamak için aileler eğer varsa diğer çocuklarına da gerekli zaman ve ilgiyi göstermelidirler.
  • Aileler nerelere başvurmalı, nasıl destek almalı?
Çocuklarında Otizm belirtileri gören aileler öncelikle tıbbi tanılama için bir çocuk psikiyatristine veya bir çocuk nörologuna başvurmalılar. Otizm tanısı alan bir çocuk için bir sonraki adım ise özel eğitim ihtiyacının belirlenmesi olmalıdır. Bunun için ailelerin Rehberlik ve Araştırma Merkezleri’ne (RAM) müracaat etmeleri gerekmektedir. RAM’lardan alınan raporlara göre ise çocuklar ya bireysel/grup destek eğitim hizmetine ya da Otistik Çocuklar Eğitim Merkezleri’ne (OÇEM) yönlendirilmektedirler.
“EĞİTMEN-ÇOCUK ARASINDAKİ POZİTİF İLİŞKİ ÖNEMLİ”
  •  Otistik çocuğun eğitimi nasıl olmalı? Özel eğitim mi kaynaştırma eğitimi mi daha uygun?
Genel olarak, otizmli çocuklar özel eğitime yönlendirilmekle birlikte her Otizmli çocuğun ayrı bir eğitim gereksinimi vardır. Bu yüzden kaynaştırma veya özel eğitim diye genel geçer bir yönlendirme yapmam doğru olmaz. Ancak otizmli bir bireyin temel sorunu iletişim bozukluğu olduğundan otizmli çocuklar diğer engel gruplarındaki çocuklardan daha farklı bir eğitim almalıdırlar. Türkiye’de otizm tanısı almış olan çocuklar eğitimleri için özel danışmanlık merkezlerine, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine ya da otistik çocuklar eğitim merkezlerine yönlendirilmektedirler. Bu merkezlerde otistik çocuklar için geliştirilmiş özel eğitim programları (Teacch, Pecs, DIR, vb.) uygulanmaktadır. Türkiye’de birçoğumuzun bildiği gibi Tohum Otizm Vakfı Otizmli çocuklara büyük destek olmaktadır. Çocuk için hangi eğitim yolu seçilirse seçilsin asıl önemli olan, çocuğun eğitmeniyle kurduğu ilişkidir. Otistik çocukla çalışacak olan eğitmen öncelikle çocuğun bireysel farklılıkları hakkında aileden detaylı bilgi almalıdır. Eğitmen-çocuk arasında kurulacak olan pozitif ilişki eğitmenin çocukla daha çabuk işbirliği kurmasına yardımcı olacaktır.
  •  Otistik çocuklar için sporun önemi nedir?
Spor her çocuğun sağlığı için önemli olduğu gibi otizm tanısı almış çocuklar için de son derece önemlidir. Otizmli çocukların motor becerileri genelde zayıftır. Onlarla bireysel oyunlar oynamak ve onları bireysel olarak sürdürebilecekleri yüzme gibi bir spora yönlendirmek motor becerilerinin gelişimleri için faydalı olacaktır. Özellikle su içinde yapılan sporun, fiziksel sağlıkları ve kendine güvenleri üzerinde etkin bir rol oynadığı ve kendi bedenleri üzerindeki kontrollerini arttırmalarına yardımcı olduğu bulunmuştur.
“OTİZMLİLERDE DE ÜSTÜN ÖZELLİKLER GÖRÜLEBİLİR”
  • Üstün zekalı bir çocukta da Otizm belirtileri görülebilir mi?
Otizm tanısı almış kişilerde görsel algılama ve öğrenme, hafıza ve matematik gibi bazı alanlarda gözlenen bu dikkat çekici üstünlükler, onların üstün zekalı olduklarını düşündürebilmektedir. Ancak otistik çocukların zekaları (IQ) geniş bir dağılıma sahiptir. Otistik bireylerin yaklaşık %10-15’inin normal ve üstü, %25’inin sınır veya hafif zihinsel yetersiz ve geriye kalanların da orta ve ileri düzeyde zihinsel yetersiz olduğu düşünülmektedir. Bu verilere bakıldığında otizmlilerin yaklaşık %10’unun üstün özelliklere sahip olduğu (çok güçlü bellek, müzik yeteneği, vb.) görülmektedir. (Ayla Özdemir / Sözcü)

Eski vekilin okuma azmi!

22’nci Dönem İzmir Milletvekili ve eski belediye başkanı Hakkı Ülkü, üniversite affıyla döndüğü Ege Üniversitesi'nde lisans eğitimini tamamladı ve Gediz'de yüksek lisans eğitimine başladı.

22’nci Dönem CHP İzmir Milletvekili ve eski belediye başkanı Hakkı Ülkü, üniversite affıyla döndüğü lisans eğitimini tamamladı, bununla yetinmeyip çıtayı yükseltti. 69 yaşındaki Ülkü, torununun da öğrenci olduğu Gediz Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimine başladı, okuma azmiyle örnek oldu
Eski İzmir Milletvekili ve Aliağa Belediye Başkanı Hakkı Ülkü, okuma azmiyle hayran bıraktı. Ülkü, öğrenci sıralarına 69 yaşında geri döndü, Gediz Üniversitesi’nde ‘Uluslararası Politik Ekonomi Yüksek Lisans Programı’na başladı. İzmir’de siyasetin sembol isimlerinden Ülkü’nün torunu Kaan Altıntaş da Gediz Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğrencisi.
Dede-torun birlikte eğitim görüyor, örnek bir tablo sergiliyor. Ülkü, dersleri hiç kaçırmıyor, anlatılanları dikkatle dinliyor. Kendisinden onlarca yaş küçük arkadaşları tarafından da bir baba ve ağabey gibi seviliyor. 28 yıllık siyaset hayatı nedeniyle eğitimini yarıda bırakmanın acısını çıkardığını anlatıyor, “Üç dönem yürüttüğüm Aliağa Belediye Başkanlığı ve sonrasındaki 22’nci Dönem İzmir Milletvekilliği görevlerim sırasında en büyük arzum eğitimimi tamamlayabilmekti. Ancak siyasetin yoğun temposu yüzünden buna hiç zaman bulamadım. Milletvekilliğim 2007’de sona erdikten sonra ilk işim bu hayalimi gerçekleştirmek üzere öğrencilik oldu” diyor.
DERS ALIRKEN DERS VERİYOR
Hakkı Ülkü, ilk önce Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Sosyal Bilimler ve Davranış Bilimi Yüksekokulu’nu, ardından da öğrenci affıyla döndüğü Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü 2013’te bitirdiğini söylüyor, şöyle konuşuyor:
“Torunum Kaan Altıntaş bu yıl Gediz Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’ni kazandı. Onu kaydettirmek için gelince, yüksek lisans eğitimi alma isteği uyandı, öğrenciliğe devam etmeye karar verdim. Ailemin de görüşünü ve desteğini alıp başvurdum. Şimdi tekrar öğrenciyim, çok da sevinçliyim. Çünkü bu kez torunumla beraber aynı üniversitede, aynı dönemde okuyorum. Bu müthiş bir duygu, beni ruhen gençleştiriyor. Eğitimin yaşam boyu sürmesi gerektiğine, okumanın yaşının olmadığına inanan biri olarak, bu yolda topluma örnek olabiliyorsam ne mutlu bana. Gençlerimizden kendilerini hep geliştirmelerini, yaşama sıkı sıkıya bağlanmalarını ve hayatın hep içinde olmalarını istiyorum. Çünkü sürekli ürettikçe ve kendimizi geliştirdikçe hem daha mutlu hem de çevremize daha yararlı oluruz.” Sözcü