17 Şubat 2015 Salı

Sınav heyecanı nasıl yenilir?

Uzman Psikolog Naciye Tokaç sınav heyecanını yenme konusunda bilgiler verdi.


Milliyet'in haberine göre; Uzman Psikolog Naciye Tokaç,''Üniversite veya liselere giriş sınavları yaklaşıyor. Belki bunu bile söylemek öğrencilerde sınava ilişkin kaygıya yol açabilir. Bu nedenle terapiye başvuran birçok öğrenciye "sınava ne kadar zaman kaldı?" diye sorsam hemen elleri kalpleri üzerine giderek, yüzleri asılarak "çok az" cümlesini duyuyorum.''diye ifade etti.

Uzman Psikolog Naciye Tokaç,''Yüzyılımızın yaşam şartları düşünüldüğünde; iyi bir lisede okumak iyi bir üniversite kazanmayı, iyi bir üniversite kazanmak ise iyi bir meslek yaşamını ifade etmektedir. En azından çoğunluk bu şekilde düşünüyor. Başarılı bir hayat isteyen bireyler için tüm bu koşulların karşılanma zorunluluğunun olması yapamama korkusunu doğurabiliyor. Çünkü yapamazsa istediği hayatı elde edemez(!). İstediğimiz hayatın illaki bu başarılardan geçip geçmediği tartışmasını şimdilik bir kenara bırakıp yapamama korkusunu konuşalım.''dedi.

Naciye Tokaç,''Öğrencilerin içinde bulundukları tüm ortamlar onu ders başarısı ile kıyaslama eğilimindedir. Okulda öğretmenler başarılı olmaları yönünde daima yönlendirir, hatta bazı öğretmenler derslerinde başarılı olanları daha fazla önemserken; dershane tamamen sınava ilişkin gidilen bir yerdir ve alınan sınav puanları neredeyse isminizden önde gelir. Aile ortamında anne-babalar daima ders çalışması yönünde uyarırlar ve bazıları için çalışsalar da yeterli gelmez. Eve gelen misafir derslerinizi sorar, komşunun çocuğunun notları evinizde sizin notlarınızdan daha iyi bilinir. Nereye giderseniz gidin herzaman "dersler nasıl?" sorusunu duyarsınız.''diye belirtti.

Naciye Tokaç,''Böyle bir ortamda bulunan birey bu sınavları muhakkak kazanması gerektiği yönünde kendisine baskı uygulamaya başlar. İşte bu noktada başarma isteğinin motive edici unsurları ortadan kalkarak başarıyı ketleyici duruma gelir. Öğrenci ya bu sınavları kazanacak ya da hayatta başarısız olacaktır handikapıyla karşılaşır. Üzerinde bu baskıyı hisseden öğrencinin bilgi işleme süreci olumsuz ve işine yaramayan; hatta öğrencinin varolan performansını düşürebilen düşüncelerle işlemeye başlar. Bunlardan bazıları "çok çalışıyorum ama yeterli değil başaramayacağım,  asla başarılı olamayacağım, her şey aklımdan uçup gidicek, kazanamazsam ailemin yüzüne nasıl bakacağım, kesinlikle kazanmam lazım” gibi düşüncelerdir.
Sınav kaygısı olarak tanımlayabileceğimiz bu durum; kişinin sınava hazırlık aşaması ve sınav anındaki performansını oldukça olumsuz etkilenmektedir. Öğrenci sınavdan önce ve sınav esnasında aşırı gerginlik ve stres hisseder.  Sınav kaygısı kişiyi çalışma motivasyonu, anlama-kavrama becerisi, dikkat-konsantrasyonu gibi birçok alanda etkilemektedir.''diye söyledi ve sözlerine şunları ekledi:''Sınav kaygısı çalışmalarında etkili bir yöntem olan Bilişsel Davranışçı Terapi Modeline göre; kişinin ruhsal durumunu ve davranışını etkileyen şey içinde bulunulan durumun kendisi değil, o olaya ilişkin olarak kişinin kendi zihninde verdiği anlamlar ve yorumlardır. Bu anlamlar ve yorumlar yukarıda örneklerinden verdiğimiz gibi olumsuz içerikte ve işe yaramayan tarzda ise kişinin düşünce, duygu ve davranışının da olumsuz olmasını sağlar.''dedi.

Naciye Tokaç,''Peki ne yapmalı? Öncelikle öğrencinin  kendisi ve yaşamla ilgili bilgi ve beklentilerinin gerçeğe uygunluğu değerlendirilebilir. Nasıl bir yaşam istiyorum? İstediğim yaşam ile imkanlarım ne kadar uyuşuyor? Sınırlarım/sınırlılıklarım ne? Kendimi gerçekten tanıyor muyum? Gibi sorulara cevap vermesi kendisine yönelik farkındalığını sağlayacaktır.İkinci olarak sınavlara ilişkin aklından neler geçtiği ve duyguları konusunda düşünerek eğer varsa olumsuz düşüncelerinin fark edilmesi gerekir. Böylece olumsuz düşüncelerini fark ederek onların yerine daha gerçekçi, olumlu ve işine yarayan düşüncelerle yer değiştirebilir. Örneğin;   "sınavı kazanmam için çok çalışmam, her şeyi öğrenmem lazım" yerine "eğer yeterince çalışırsam sınav için gerekli birçok şeyi öğrenebilirim ve sınavı kazanabilirim" düşüncesi gelişirse bu öğrenci için daha motive edici olacaktır.Ders çalışma yöntemlerinizin doğru olup olmadığının fark edilmesi de kaygının düzeyini etkileyecektir. Doğruyu yanlış yöntemle öğrenemezsiniz. Sizin karakterinize, becerilerinize, öğrenme stilinize en uygun öğrenme yöntemiyle çalışmanız öz güveninizi artıracaktır.''diye ifade etti.

Uzman Psikolog Naciye Tokaç,''Sınav öncesi ve sınav esnasında ortaya çıkabilen fiziksel belirtilerin farkına varmak, bunları kontrol etmeyi öğrenmek de önemlidir. Çünkü kaygı anında otonom sinir sistemi etkin olur ve vücutta savaş veya kaç tepkileri görülür. Bunlar; çarpıntı, terleme, titreme, ağızda kuruluk, nefes darlığı, sıcak/soğuk basması vb. belirtilerdir. Öğrencinin sınav öncesinde ve sınav esnasında oluşan bu gibi belirtileri kontrol etmeyi/gevşemeyi öğrenmesi işine yarayacaktır.Burada önemli nir nokta da ailedir. Anne- baba ve yakın çevredekilerin söz ve tutumlarının da öğrencinin düşüncelerini, performansını etkilediğinden bahsetmiştik. Baskıcı, otoriter, çocuğa söz hakkı tanımayan, mükemmeliyetçi ve onu küçük gören ebeveynlerin çocuklarının özgüvenlerinin daha düşük olduğunu ve sınav kaygılarının yüksek olduğunu gözlemlemekteyiz. Ebeveyn ve yakın çevrenin de destekleyici yaklaşımı öğrencinin kaygısının azalmasına destek olacaktır.Başarılı bir hayat yaşama isteğimizin olması çok normaldir ancak bunun kendimizi mutlu edebilecek şekilde yaşanması daha önemlidir. Belki çocuklarınıza, öğrencilerinize, tanıdıklarınıza mutlu olmalarını sağlayacak öneriler/örnekler sunmak onların kendilerine güvenmesine ve kişisel gelişimlerine katkı sağlayacaktır.''diye belirtti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder