27 Şubat 2015 Cuma

2015 YGS ve LYS iptali gündemde!

Özgül Öğrenme Güçlüğüne (ÖÖG) sahip dezavantajlı öğrencilere, 2015 YGS ve LYS'de okutman verilmiyor. Konuyla ilgili ÖSYM'ye başvuran ve taleplerini ileten Dikkat Eksikliği Hiperaktivite ve Özel Öğrenme Güçlüğü Derneği, talepleri kabul edilmezse tüm yasal yollara başvurarak sınavın iptalini isteyecek.

2015 ÖSYS Kılavuzu’nda  “Diğer Engelli Adaylara”  sınav uygulamalarıyla ilgili “Ruhsal ve duygusal sağlık sorunu (panikatak, depresyon, şizofreni, atipik psikoz gibi) ve özgül öğrenme güçlüğü (dikkat eksikliği, hiperaktivite, disleksi vb.) olan adaylara ise talepleri doğrultusunda işaretleyici yardımı verilir. İşaretleyici yardımı talep etmeyenler de istedikleri takdirde tekli salonda sınava alınır” ifadeleri yer alıyor.

Kılavuza göre bu yıl disleksi, hiperaktivite ve dikkat dağınıklığı yaşayan çocuklar, YGS ve LYS’ye okuyucu yardımı olmadan sadece kodlayıcı eşliğinde girebilecekler.

TEOG’DA VAR ÖSYS’DE YOK!

Özgül Öğrenme Güçlüğüne (ÖÖG) sahip dezavantajlı öğrenciler, TEOG sınavında okutman yardımı alabildikleri halde 2015 ÖSYS kılavuzunda sadece işaretleyici yardımı verilmekte. Üstelik TEOG sınavında bu çocuklara tanınan 30 dakikalık ek süre de ÖSYS’de yok!

Sadece beyin kesitleri farklı olduğu için soruların çoğunu yanlış okuyabilecek çocuklar, diğerleriyle eş tutularak sınava alınacaklar.

Özel (özgül) öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklarla ilgili kılavuzda yer almayan okutman ve 30 dakika ek süre hakkı için Dikkat Eksikliği Hiperaktivite ve Özel Öğrenme Güçlüğü Derneği harekete geçti.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite ve Özel Öğrenme Güçlüğü Derneği Başkanı H. Nezih Çıngır bu konular ile ilgili 3 farklı Yüksek Öğretim Kurumunun da görüşlerini alarak ÖSYM’ye taleplerini içeren bir dilekçeyle başvurdu.

Özel Öğrenme güçlüğü sorunu yaşayan dezavantajlı öğrencilerin haklarını sonuna kadar savunacaklarını belirten Çıngır, ÖSYM tarafından talepleri kabul edilmezse, idari yargıya gideceklerini ve sınavların iptalini dahil isteyeceklerini belirtti.

H. Nezih Çıngır konuyla ilgili şu açıklamada bulundu:

“OKUTMAN VE 30 DAKİKA EK SÜRE İSTİYORUZ”

2015 yılı Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ve Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) geçmiş yıllarda olduğu gibi yine ÖSYM tarafından yapılacaktır. Dezavantajlı bireylerin yeterli sınav performansına kavuşabilmeleri için çok uzun süredir bazı düzenlemeler yetersiz de olsa iyileştirilerek uygulanmaktadır.

DEHB ile ilgili 15 senedir ÖÖG ile ilgili 10 senedir uygulanan bu önlemlerden okutman eşliğinde 2015 YGS VE LYS’ye girme hakkının kaldırıldığını tespit ettik.

Biz Dikkat Eksikliği Hiperaktivite ve Özel Öğrenme Güçlüğü Derneği olarak TEOG sınavı içinde bu öğrencilere işaretleyici ve okutman yardımı istedik. Ayrıca bu öğrencilerin 10 sorudan sadece 7 sine cevap vermeleri ya da 30 dakika ek süre verilmesi talep ettik.
Taleplerimizi değerlendiren MEB Dikkat Eksikliği hiperaktivite Bozukluğu ve Özel (özgül) öğrenme güçlüğü çeken öğrencilerle 30 dakika ek süre verilmesi kararı aldı. Ve 3 yıldır uygulanmaktadır. Bu uygulamada sınava giren diğer bireylerinde dikkatlerinin de dağıtmamaları amaçlanmaktadır.

Öncelikle özel sınavda salona girme, 30 dakika ek süre verilmesi okuyucu ve kodlayıcı eşliğinde sınava alınma gibi uygulamaların bu çocukların özel durumu nedeniyle yapıldığı uygulamanın bu çocuklara yönelik bir imtiyaz değil aksine farklı özelliklere yönelik çocuklar için hukuki eşitliğin fiilen gerçekleştirilmesine yönelik olduğu, eşitliğin mutlak değil hukuksal durumu aynı olan kişiler arasında anlam ifade edeceğinin, farklı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara farklı kuralalrı uygulamanın eşitlik ilkesini ihlal etmediği, fiili eşitliği sağlamanın devletin görevi olduğunun, Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere yargı kararları ile istikrar kazandığı bu konuda Anayasa’nın 9. ve 42. maddeleri başta olmak üzere devlete yükümlülükler getiren açık hükümler bulunduğu unutulmamalıdır.
ÖÖG sorununa sahip bireylerden bazıları b ile d harflerini karıştırdıkları için sınavda kodlama hatası yapmaktadırlar. Hatalı kodlamanın önüne geçebilmek sınava işaretleyici ile girmeleri, büyük çoğunluğunun okuma hızlarının düşük olması ve okuduklarını anlayamadıkları (Düzgün diksiyonlu bir başka kişi okuduğunda daha iyi anladıkları) için ayrı bir sınıfta tek başına gözetmen eşliğinde sınavlara okutman ile girmeleri gerekmektedir.

Ayrıca TEOG sınavındaki 30 dakika ek sürenin YGS ve LYS’de uygulanmaması da Anayasamızın Eşitlik ve Eğitim Öğretim ilkelerine aykırıdır.

“YASAL HAKLARIMIZI SONUNA KADAR KULLANACAĞIZ”

Peki, ÖSYM bu talepleri kabul etmezse ne olacak?

N. Ç. ” ÖSYM dilekçemize yanıt verecek. Eğer taleplerimiz kabul edilmezse, kazanılmış hakkımız var, idari yargıya gideceğiz. Sınavların iptalini dahil isteyeceğiz. Biz dernek olduğumuz için sonuçta tüm sınavın iptali için dava açabiliyoruz. Özgül Öğrenme Güçlüğü çeken ve bu sınavlara giren adaylar, bireysel olarak dava açabilir ve kendi sınavlarının iptalini isteyebilir.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite ve Özel Öğrenme Güçlüğü Derneği’nin konuyla ilgili ÖSYM’den  talepleri:

1- ÖÖG sorununa sahip bireylerin sınavlara okutman eşliğinde girmeme işleminin iptal edilerek istekleri halinde önceki yıllarda olduğu gibi sınavlara okutman eşliğinde girmelerine,
2- DEHB ve ÖÖG sorununa sahip bireylerin sınavlarda 10 sorudan 7 sinden sorumlu tutulmalarına, eğer yapılamayacaksa TEOG sınavında yapıldığı gibi 30 dakika ek süre verilmesine karar verilmesi.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite ve Özel Öğrenme Güçlüğü Derneği konuyla ilgili 3 Üniversitenin Çocuk Ergen Psikiyatri, Eğitimde Psikolojik Hizmetler ile Özel Eğitim bölümlerinin görüşünü de alarak ÖSYM’ye başvurdu.

3 Üniversitenin Çocuk Ergen Psikiyatri, Eğitimde Psikolojik Hizmetler ile Özel Eğitim bölümlerinden konuyla ilgili alınan görüşler:

Prof. Dr. Pınar Yurtbaşı
Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi
Çocuk Ergen Psikiyatrisi ABD Başkanı

“DÜZENLEMELER KALKMAMALI,

İYİLEŞTİRİLEREK SÜRDÜRÜLMELİ!”

Özgül öğrenme güçlüğü, bir çocuğun zekası normal ya da normalin üstünde olmasına ve iyi eğitim alıyor olmasına rağmen okuma-yazma veya matematik becerilerinde yaşıtlarına ve zekasına oranla düşük başarı göstermesidir.

Zeka eksikliği değildir. Dikkat eksikliği bozukluğu değildir. Yaşam boyu süren bir bozukluktur. Dil gelişimi ve kullanımı, konuşma, okuma-yazma, matematik becereilerini etkileyen bir sorun olduğu için bireyin eğitimini, mesleğini, sosyal ilişkilerini, günlük aktivitelerini, benlik saygısını etkiler. Çocuğun zihinsel geriliği olmamasına rağmen, akademik açıdan gerilik göstermesi, öğrenme güçlüğünün en çarpıcı özelliğidir. Sıklığı %6-8 arasında olup aslında zeka geriliklerinden (%2-3) çok daha sık görülen bir durumdur. Ne yazık ki henüz sağlık sistemi ve eğitim sisteminde çalışanlarca yeterince tanınmamaktadır. Bu konuda bilgi, deneyim ve beceri düzeyi olması gerekenin henüz çok altındadır. Bilmemek atlamaya, bazen yanlışlıkla bu durumu zeka geriliği zannetmeye sebep olmaktadır. ÖÖG tanısı, standart testler aracılığı ile psikiyatri ve davranışsal-duygusal sorunlar alanında çalışan uzmanlar tarafından konulmaktadır. DEHB ile birlikte görülebilir ancak bu ikisi kesinlikle farklı bozukluklardır. ÖÖG yaşam boyu süren bir bozukluktur. psiko-eğitsel bir yaklaşımla ele alınmazsa kendiliğinden düzelmez. ÖÖG’ye özgü ilaç tedavisi ya da başka bir tıbbi tedavisi henüz bulunmamaktadır. Öncelikli olan toplumda ve özellikle de eğitimle uğraşanlarda bilinç artışının sağlanması, bu çocuklarımızın zamanında gerekli desteği alabilmeleridir.

ÖÖG tanısı kesinleşmiş, bu açıdan uzun süredir takip edilen ve zorlandığı alanda sıkıntıları devam eden çocuklara önemli sınavlarda ülkemizde de bazı haklar verilebilmekte idi (sözgelimi okuma hızı düşük olanlara isterlerse soruları okumaları için düzgün diksiyonlu okutman verilmesi ya da zamanı ayarlamakta güçlük çeken çocuklara gözetmenlerin zamanı hatırlatması yapması, ek süre tanınması, harf, karıştırma ve yazı sorunu olanlara işaretlemen tahsis edilmesi gibi)

Yetersiz de olsa alınan bu önlemler ile zorluklarının üstesinden gelebilmeleri amaçlanmaktaydı. Yönetmeliklerde yer alan ve 15 senedir DEHB ile ilgili 10 senedir de ÖÖG ile uygulanan bu önlemlerden 2b (büyük çoğunluğunun okuma hızlarının düşük olması ve okuduklarını anlayamadıkları-düzgün diksiyonlu bir başka kişi okuduğunda daha rahat anladıkları) için sınavlara okutman eşliğinde girmelerine) maddesinin 2015 YGS ve LYS’de kaldırılmış olduğu dernek başkanının verdiği dilekçeden anlaşılmaktadır. Yukarıda da vurgulanmış olduğu üzere, halihazırdaki etkin tek yaklaşım, özel eğitim teknikleri ile eğitilmeleri ve durumlarına uygun akademik düzenlemeler yapılması şeklindedir.

Ülkemizde halen bu konuda ciddi eksiklikler mevcut iken, ailelelr ve çocuklar bu açıdan bakıldığında bile ciddi güçlükler çaresizlikler yaşıyor iken birde sınavlarda önceden yapılmış duruma uygun düzenlemelerin yönetmelikten kaldırılmasının bu çocukların ve onların ailelerinin yaşadığı güçlük ve çaresizliği daha da artıracağı kanaatine varılmıştır. Sonuç itibariyle mevcut düzenlemeleri kaldırmak yerine iyileştirilerek sürdürülmesi, ayrıca eğitim sisteminde ÖÖG’ye yönelik gerekli yardımların etkin biçimde yapılır hale gelmesi, bu çocukların topluma kazandırılmaları, sağlıklı bireyler olarak hayatlarına devam etmeleri açısından son derece büyük öneme taşımaktadır.

Prof. Dr Tevhide Kargın
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi 
Özel Eğitim Bölümü Başkanı

“OKUMA PERFORMANSLARI DAHA DÜŞÜK”

Özgül öğrenme güçlüğüne sahip olan öğrencilerin özellikle okuma ve okuduğunu anlama konusunda yaşadığı sınırlılıklar, onların tüm akademik yaşamlarını olumsuz etkilemektedir. Konuya ilişkin gerek yurtdışında gerek ülkemizde gerçekleştirilen birçok çalışmada, bu öğrencilerin okul yaşantılarının ilk yıllarından itibaren farklı nedenlerden dolayı okuma ve okuduğunu anlama becerisini kazanmada güçlükler yaşadıkları, bu durumunda onların hem akademik hem de sosyal yaşantılarında akranlarına oranla daha sınırlı kalmalarına neden olduğu belirtilmektedir. Ankara Üniversitesi Özel Eğitim Bölümü Öğretim Üyelerinin yürütücülüğünde gerçekleştirilen uluslararası bir proje çerçevesinde yapılan çalışmalarda, özgül öğrenme güçlüğüne sahip öğrencilerin okuma performansları normal gelişim gösteren akranları ile karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve elde edilen sonuçlar özgül öğrenme güçlüğüne sahip olan öğrencilerin önce kelime ardından da cümle düzeyinde okuma becerilerinde akranlarına oranla ciddi sınırlılıklara sahip olduklarını, dolayısıyla bu çocukların okuma ve okuduğunu anlama becerilerinde akranlarına göre çok daha düşük bir performansa sahip olduklarını göstermiştir. ( Miller, P, Kargın, T, Hauser, P. & Rathman, C. 2009-2012)

Sonuç olarak yukarıda sözü edilen araştırmalardan elde edilen sonuçlarla birlikte düşünüldüğünde bu öğrencilerin öncelikle kelime çözümleme, sonrasında ise çözümlenen bu kelimeleri adlandırıp cümle düzeyine taşıma becerilerinde ciddi sınırlılıklara sahip oldukları açıktır. Bu iki becerinin okuma ve okuduğunu anlama becerisinde akranlarına göre çok ciddi sınırlılıklar yaşayacağı düşünülmektedir. Okuma performansları açısından bu kadar farklı özelliklere sahip olan öğrencilerin ise ulusal düzeyde yapılan ortak sınavlarda normal gelişim gösteren akranları ile benzer performans göstermelerinin mümkün olmayacağı açıktır. Öğrencilerin arasındaki bireysel farklılıkların en aza indirilebilmesi ve özgül öğrenme güçlüğüne sahip öğrencilere ilişkin daha sağlıklı ölçme, değerlendirme ve yerleştirme işlemlerinin yapılabilmesi için gerek sınavların içeriğinde (soru sayısı, tipi vb.) gerekse de uygulama şekillerinde (okutman yardımı, yardımcı işaretleyici vb.) bu öğrencilerin sahip oldukları farklılıklar düşünülerek birtakım düzenlemeler yapılmasının önemli olacağı düşünülmektedir.

Doç. Dr. Müge Artar
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi 
Eğitimde Psikolojik Hizmetler Bölümü Başkan V.

Kaldırılan okutman eşliğinde sınava girmelerinin 2b maddesinin tekrar uygulamaya konması ve bu tür engel gruplarının sınavlarında görev alacak kişilerin sınav uygulaması ve ilgili engel gruplarının özellikleri hakkında kısa eğitimlerden geçirilmesi uygun olabilir.

(Ayla Özdemir / sözcü.com.tr)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder