Türkiye’nin en köklü eğitim kurumlarından İstanbul Üniversitesi’nde bugün rektörlük seçimi heyecanı var. Prof. Dr. Yunus Söylet’in, milletvekilliği aday adaylığı için istifa etmesinin ardından yeni rektör seçimi için öğretim üyeleri bugün sandık başında. 5 profesör İÜ rektörlük koltuğuna oturmak için yarışıyor. En yüksek oy alanların listesi YÖK tarafından, atama için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sunulacak.
İstanbul Üniversitesi’nde yaklaşık 3 bin öğretim üyesinin oy kullanacağı seçim saat 08.30’da başladı. Oylama saat 17.00’ye kadar sürecek. Üniversitenin Fen Fakültesi Ord. Prof. Dr. Cemil Bilsel Konferans Salonu’na gelen akademisyenleri rektör adayları karşılıyor.
Rektör adayları seçim sonuçları öncesi, hedeflerini öncelik sırasına göre 3 maddeyle şöyle özetledi:
Prof. Dr. M. Raşit Tükel
1- Bilimsel özgürlük
2- Akademik özerklik
3- Katılımcılık
Prof. Dr. Mahmut Ak
1- Huzur ve güven
2- Akademik özgürlük
3- Katılımcı yönetim
Prof. Dr. Harun Cansız
1- Özgürlük, kardeşlik ve sevgi
2- Bilimsel araştırmalarda engelleri ortadan kaldırmak
3- Üniversiteyi layık olduğu yere taşımak
Prof. Dr. Recep Seymen
1- Siyasetçiyi üniversiteden çıkarmak
2- Rektörlük makamını sembolik ve onursal hale getirmek
3- Dekanlık ve anabilim dalı başkanlıklarını seçimle belirlemek
Adayların her birinin farklı projeleri var. İşte adayların Hürriyet’e yaptığı açıklamalar:
Akademik özgürlüğü savunmaya devam edeceğiz
Prof. Dr. Mahmut Ak (Vekil Rektör)
Akademik özgürlüğü savunmaya, arkasında durmaya devam edeceğiz. Dış paydaşları ile olan ilişkisinin etkin bir biçimde geliştirilmesini amaçlıyoruz. Bilimsel işbirliklerinin yanında karşılıklı etkileşimde bulunduğumuz kamu kurum ve kuruluşları ve özel sektör temsilcileriyle bir araya geleceğiz.
Öğrenci odaklı üniversite kavramı artık öğrenen odaklı üniversite olarak değişiyor. Bir üniversite sadece öğrencilerine eğitim hizmeti vermiyor. Topluma, kendi personeline, ortaöğretim öğrencilerine varana kadar öğrenen bir kesime hizmet veriyor. O nedenle artık hedefimiz öğrenen odaklı üniversite. Eğitim ve öğretim artık geleneksel anlamda ‘öğrenene, geleneksel amaç, içerik ve yöntemlerle belirli bilgi ve becerileri kazandırma’ sınırlarını aşmış durumda. Öğrenci merkezli ve öğrenci dostu bir üniversite olmak için büyük bir dönüşüm ve gayret içindeyiz. Üniversitemizde son dört yılda, bir yandan geleneksel eğitim-öğretim işlevlerimizi geliştirerek sürdürürken diğer yandan da yenilikçi program ve yöntemleri devreye soktuk.
İÜ, her branşta Nobel adayı olacak
Prof. Dr. Faruk Erzengin (İstanbul Tıp Fakültesi öğretim üyesi. 1998-2004 arasında dekanlık yaptı)
En büyük hayalim üniversitenin her branşta Nobel adayı haline gelmesi ve Nobel Ödülü alması. Çünkü üniversitemizin karizması ve kapasitesi buna uygun. Biraz iddialı olacak ama İstanbul Üniversitesi’nin en azından dünyada ilk 50 üniversite arasına girmesi için çalışacağım. Daha önce İstanbul Tıp Fakültesi’ne iki dönem dekanlık yaptım. Her şeyden önce herkesi kucaklayan, ulaşılabilen, çağdaş, demokrat, şeffaf, katılımcı, üretken, herkese açık ve eşit mesafede yakın, bireylerle değil sorunlarla uğraşan bir yönetim anlayışı. Haliyle öğretim üyelerimizin de gelirlerini en üst düzeyte arttıracak şekilde düzenlemeler yapmak da hedeflerim arasında. Öğrencilerimizin hepsinin en az bir yabancı dil öğrenmesini sağlamak, onları yurtdışına göndermek istiyorum.
Bir kadın aday çıksın, geri çekilirim
Prof. Dr. Recep Seymen (İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi)
İstanbul Üniversitesi’nin rektörlük seçimlerde rektör belli, karar siyasal iktidar tarafından çoktan verildi. Biz adaylarla da buna ‘meşruluk’ süsü veriliyor. Rektör şimdiden belli, Mahmut Ak. İstanbul Üniversitesi’nde kararlarını siyasal iktidardan bağımsız alacak bir rektör göreve gelemez. Hiç kadın aday yok, bir tane çıksa ben adaylığımı çekeceğim. Kadınlar sonucu biliyor. Rektörlük onursal, sembolik bir görev. Bu makamda liyakat öne çıkmalı, üniversitelerde sıkıyönetime ihtiyaç yok. Makam arabası, koruma kullanmam. Üniversitenin ekonomik sorunu yok. Dekanları hocaların seçmesini sağlarım. Akdemisyenler bilimsel açıklamalar yapabilir, ahlaki değerler kapsamında isteyen istediği şeyi anlatır. Üniversitelerde taciz olayları arttı. Bunlara yönelik önlem alacağım. Öğrencilere soruşturma açılmamalı, gerekli özgürlük sağlanmalı. İntihal, ahlaksızlık, taciz gibi olaylar olduğunda belgeleri varsa ancak öğrenci ve akademisyenler hakkında soruşturma açılması taraftarıyım.
Ötekileştirme ve mobbing sona erecek
Prof. Dr. Harun Cansız (Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim üyesi)
Üniversitemizde öğretim üyesi ve elemanlarımızın asli görevleri özgür bir ortamda bilim üretmek ve araştırma yapmak. Ancak akademisyenler pek çok sorunla boğuşmak zorunda bırakılıyor. Korku, baskı ve yıldırmanın olduğu bir üniversitede bilim üretmek mümkün değil. Biz onurlu, özgür ve kendini yöneten bir üniversite idealiyle yola çıktık. Bu nedenle ilk işimiz insan onurunu zedeleyen, baskıcı ve statükocu yönetim algısını değiştirmek olacak. Akademik özerkliğin ve bilimsel araştırmaların önündeki tüm engelleri kaldıracağız. Ötekileştirme, mobbing ve özlük haklarıyla oynamalar son bulacak. Biz katılımı artıracağız ve üniversitemizi bir marka haline getireceğiz. Stratejik alanlarda mükemmeliyet merkezleri kurarak, bilimsel çalışmaları hızlandıracağız. İstanbul Üniversitesi’nin mevcut durumunu ulusal ve uluslararası eğitim kurumlarıyla kıyaslayacağız. Lüzumsuz derslerin kaldırılması, yerine nano teknoloji gibi yeni alanların konulması gerekiyor. Sahibinin değil, kendisinin sesi olan bir üniversiteyi, akademsiyenlerle gerçekleştireceğiz.
Dekanlar seçimle göreve gelmeli
Prof. Dr. M. Raşit Tükel (İstanbul Tıp Fakültesi öğretim üyesi)
Bir süredir uygulanan eğitim ve sağlık alanındaki politikalar, İstanbul Üniversitesi’nde önemli çatlakların oluşmasına yol açtı. Sorunların görmezden gelinerek, paylaşımdan uzaklaşılması, eleştirel yaklaşımların saldırı olarak algılanmasıyla İstanbul Üniversitesi derin bir sarsıntı içine girdi. Demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti çerçevesi içinde, katılımcı, özgür ve özerk bir üniversite istiyoruz. Bunun için, öğretim üyeleri hiçbir baskı ve müdahaleye uğramadan, araştırma, eğitim ve hizmet işlevlerini yerine getirebilmeli. Üniversite öğrencilerinin eleştirel düşünmeyi öğrenmeleri, yaratıcılıklarını geliştirmeleri, eğitimin temel amaçlarından olmalı. Öğretim üyeleri ve tüm çalışanların, genel bütçeden ve üniversite kaynaklarından maddi imkânlar yaratılarak, yarın kaygısı duymadan, hak ettikleri gelir düzeyine ve sosyal olanaklara kavuşturulmasına yönelik çalışmalar yapılmalı. Atama ve satın alma süreçlerinde tam bir tarafsızlıkla hareket edilmeli. Rektör, öğretim üyelerinin oylarıyla belirlenmeli. Dekanlar atamayla değil, seçimle göreve gelmeli.
Nasıl oy kullanılıyor?
Öğretim üyeleri öncelikle kendi fakülte/enstitü/yüksekokul sekreterinin görev yaptığı masaya giderek imza atıyor. Ardından salon girişinde oy kullanacağı sandığın numaratöründen sıra numarası alıyor. Kendisine sıra gelen öğretim üyesi TC kimlik numaralarının yazılı olduğu kimlik kartını göstererek imza karşılığında oy pusulası alıyor. Oy pusulalarının üstüne adayın ismi yazılıp zarfın içine konulduktan sonra oy sandığına atılıyor.
GS’de de seçim var
İstanbul Üniversitesi’nin dışında Türkiye’nin önemli yükseköğretim kurumlarından Galatasaray Üniversitesi’nde (GS) de bugün rektörlük yarışı var. Milletvekilliği için istifa eden Prof. Dr. Ethem Tolga’dan boşalan koltuğa Rektör Vekili Prof. Dr. Ertuğrul Karsak, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İdil Kaya ve Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden Prof. Dr. Hamza Yüksel Dinçer aday oldu. GS’de seçimler saat 13.00’te başlayacak.
En yüksek oy alan adaylar YÖK'e bildirilecek
Hem İstanbul Üniversitesi'nde hem Galatasaray Üniversitesi'nde akademisyenlerin katıldığı seçimlerin ardından en yüksek oy alan adayların isimleri YÖK’e bildirilecek. YÖK de 3'er ismi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sunacak. Erdoğan adaylardan birini rektör olarak atayacak.
(Kaynak:hürriyet.com.tr)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder