2016-2017 URAP verilerine göre Türkiye'nin en başarılı üniversitesi olarak sayılan Orta Doğu Teknik Üniversitesi hakkında merak edilenleri, üniversitenin Konsey Başkanı Serhan Ünal'a sorduk. İşte ODTÜ'nin merak edilen yönleri.
Merhaba Serhan Bey, öncelikle biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Lisans ve lisansüstü eğitimlerinizi hangi alanda ve hangi üniversitede gerçekleştirdiniz? Üniversite yıllarınızda neler yaptınız?
Lisans eğitimimi Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamladım. Daha sonra ODTÜ Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisansımı bitirdim. Şu anda aynı bölümde doktora çalışmalarıma devam ediyorum.
Lisans yıllarımda, daha çok öğrenci toplulukları ve üniversite dışı dernek/vakıf faaliyetleri ile uğraştım. Okuduğum bölümün de etkisiyle, neredeyse her siyasi görüşten öğrenci topluluğunda yer aldım. Bunlar arasında, Türkçe Topluluğu, Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu, Atatürkçü Düşünce Topluluğu, Avrupa Topluluğu, Münazara Topluluğu gibi topluluklar var. Bazı topluluklarda başkan/başkan yardımcısı olarak da görev yaptım.
Geriye dönüp baktığımda, yurttan derse, dersten yurda bir hayat sürmediğim için mutluyum. Benzer şekilde, zamanımı sadece gezerek geçirmemek de çok doğru bir seçim olmuş. İş yapmayı, koşturmayı, profesyonel hayata hazırlığı ve fikriniz için tek kişi dahi olsanız emek vermeyi ancak böyle ve bu yaşlarda öğrenebiliyorsunuz.
Doktora eğitiminizi Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden biri olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) sürdürmektesiniz, aynı zamanda üniversitenin Öğrenci Konseyi Başkanısınız. Bu süreçte zorlanıyor musunuz? Üniversitede ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Zorluk her zaman, her alanda oluyor, hayatta çok az şey kolaylıkla elde edilebiliyor. Ama, hem ODTÜ'lülük, hem de Bilkent'te aldığım sistematik çalışma tarzı, hayattaki zorlukları yenmemi sağlıyor.
Öğrenci Konseyi Başkanı olmak ise apayrı bir sorumluluk. Öncelikle, binlerce ODTÜ öğrencisinin tek ve meşru temsilcisi olmak, insana, attığı her adımda, temsil ettiği binlerce parlak zekaya layık olabilme baskısını hissettiriyor. Ailenize layık olmak gibi. Bilkent'te ailenin genç bir ferdi gibiydim, ama Öğrenci Konseyi Başkanı olarak ailede daha çok sorumluluğum var. ODTÜ, birçok üniversiteye kıyasla, fikren ve fiilen hareketli bir okul; her meselede ailenin bütün taraflarıyla iletişim kurmak gerekiyor. Başkan seçildiğimde bazı çevrelerde “ODTÜ’ye Bilkentli başkan istemiyoruz” gibi tepkiler oldu, ama aile içi iletişim ile bunları aştık.
Bu mesuliyet bir de, akademik hayatın en son ve en zor basamağı olan doktora çalışmaları ile birleşince, aklınızda birçok düşünce durmaksızın birbirini kovalıyor. Ancak, dediğim gibi, kulüpçülük denen şey kanınıza bir kez girdi mi bırakamıyorsunuz, bu meşguliyetten hoşlanıyorsunuz, vazgeçemiyorsunuz.
ODTÜ birçok aday öğrencinin hayallerini süsleyen üniversitelerinden bir tanesi. ODTÜ nasıl bir üniversite? ODTÜ'lü olmak nasıl bir duygu?
ODTÜ gerçekten hayalleri süsleyen bir üniversite. Bunun en önemli sebeplerinden biri, ODTÜ'nün kendi marka değeri. Diğeri de, ODTÜ mezunlarının daha kolay iş bulacakları kanısı. Fakat bu hayallere şunu eklemek gerekiyor: ODTÜ, insana, iftarda içilen ilk yudum suyun tadını veriyor. Yani, hayatı hak ederek ve kazanarak elde etmenin tadını.
ODTÜ'lü, okula girişinden itibaren zorlukları yenerek kendini geliştiren ve zorlukların üstüne basarak yükselen bir tip. ODTÜ'lü işte bu yüzden kendine güvenlidir, çünkü geldiği yeri hak etmiştir ve varacağı yerin bilincindedir. Ayrıca ODTÜ geleneğinde özel bir yeri olan ‘emek’ kavramı da, her ODTÜ'lünün başarısının temel anahtarı. Bir de, hangi görüşten olursa olsun, ODTÜ'lü, mezunlarımız da dahil olmak üzere, biraz eleştireldir. Bu özellik adeta ODTÜ'lü insanın temel özelliklerinden biridir.
ODTÜ'nün hayalleri süslemesinde çok önemli olan bir etken de, içinde ODTÜ olan hayallerin, aslında sadece bir üniversite hayali değil, bir hayat hayali olması. Bunun iki ana unsuru var. İlk olarak, ODTÜ, insana bir ODTÜ'lü şahsiyeti kazandırıyor. Herkese 'hocam' diye hitap etmeye başlıyorsunuz :) Entelektüel, akademik ve sosyal anlamlarda, ufku açık bir insan haline geliyorsunuz. İkincisi, ODTÜ mezunu, bu nitelikleri ile, gerçekten daha kolay ve daha iyi iş bulabiliyor ve daha iyi bir hayata sahip olabiliyor. Bu sebeple, ODTÜ hayali, bir hayat hayali.
Birçok ODTÜ mezunu derslerin çok zor geçtiğinden bahsetmekte, sizce zorluk seviyesi ne türde? Zorlanıyor musunuz?
Kabul etmek gerek, ODTÜ zor bir üniversite. Ama bence bu, ODTÜ'nün en iyi yanlarından biri. Çünkü ODTÜ'de, hayatta çalışıp emek vermenin bir karşılığı olduğunu görüyorsunuz. ODTÜ'de çalışmak var ve çalışıp hakkıyla ilerlemek var. Bu sebeple, ODTÜ'nün zorluk derecesi, zorları kolay kılan türden bir zorluk. Çünkü zorluklarla nasıl baş edeceğinizi de öğreniyorsunuz ve zorlukları adım adım aşarak 'ODTÜ'lü' insan haline geliyorsunuz. Dersler ve hocalar zor diyoruz hep, ama ODTÜ'nün öğrencisi de zordur. Yani çoğu zaman derste hocayı sıkıştıran, soru soran bireyler bunlar; kendi akıllarını yatmayanı sorgulamaya meyyaller. Zorluk sadece ODTÜ'nün öğrencisi için değil, hocası için de geçerli bir anlamda.
Tabii ben de kendi adıma çalışmalarımda zorlanıyorum. Bu söylediklerimin hepsi kendi tecrübelerim. Zaman geçtikçe, eskiden zorlandığınız şeylere bakıp gülüyorsunuz. Bu aslında, ilerlemenin mutluluğu bir taraftan da.
2016-2017 URAP verilerine göre Türkiye’nin en başarılı üniversitesi Orta Doğu Teknik Üniversitesi olarak gösterilmekte. Bu, üzerinizde bir baskı oluşturuyor mu?
ODTÜ geçmişten geleceğe devam eden bir büyük aile gibi olduğu için, başarılı olma baskısını asıl bu tarihsel mirasa karşı hissediyorsunuz. Özellikle, başak üniversitelerin mensuplarıyla bir arada olduğumuz zaman, farklar belirginleşiyor. Bu farklar çoğunlukla üniversitenizle gurur duymanızı sağlayan nitelikte oluyor.
Bir taraftan da bu, ODTÜ'deki sosyal çevre ile yakinen ilgili. Üniversitede bütün çevreniz belli bir seviyede insanlar oluyor. Muhabbetleriniz ve hedefleriniz de hep sosyal çevrenizdeki bu seviyeye göre şekilleniyor. İster istemez, siz de etrafınız gibi başarılı olma ihtiyacı duyuyorsunuz. Esasında buna rekabet dememek lazım. Ama belki, arkadaşınızda gıpta ettiğiniz bir şeyi kendiniz için de gerçekleştirmenin sorumluluğunu nefsinize karşı hissetmek diyebiliriz.
Size göre Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin en önemli özellikleri nelerdir?
Daha ilk adımınızda, hayatınızda yepyeni bir sayfa açıldığını anlıyorsunuz. İnsana kendini böyle hissettirebilmek ODTÜ’nün temel farkı. Bu sayede ODTÜ'lüler, her üniversitemizin öğrenci kitlesinde olmayan geniş bir ufka ve açık bir algıya sahip oluyor. Ayrıca ODTÜ, öğrencisini, her konuda emek vermeye sevk eden ve verdiği emeğin karşılığını alacağını gösteren bir üniversite.
Ek olarak, ODTÜ, Türkiye'nin en uluslararası ve çok kültürlü, çok renkli ortamı diyebiliriz. Her görüş ve kökenden, her amaca sahip farklı türden insanlarla bir arada bulunmak, sadece kendi şahsiyetinizi değil, aynı zamanda, içine dahil olmak istediğiniz grup kimliğini seçmenize de katkı sağlıyor. Çünkü, farklılığı gerçekten fark ediyorsunuz. ODTÜ'de dünyanın her rengi var. Bu sayede, Dünya'nın yuvarlak olduğunu haritada, renkli olduğunu ise ODTÜ'de öğreniyorsunuz.
Peki sizce ODTÜ’nün olumsuz yanları var mı? Üniversitede eksik gördüğünüz noktalar nelerdir?
Elbette ODTÜ'nün de daha da ilerlemesi gereken alanlar var. Ama bu kusurları örten çok değerli bir niteliğe sahip ODTÜ: Yapıcı eleştiriden faydalanmak. ODTÜ’nün, dünyada da tanınan ve milletimizin yüz akı olmasını sağlayan yönlerinden biri bu.
Ama şu söylenebilir. ODTÜ, dışarıdan zannedildiği kadar hareketli veya her günü olaylı bir okul değil. Sadece iyi organize olan ve etkili küçük bazı gruplar daha ön planda yer aldıkları için böyle bir algı oluşuyor. Sanki ODTÜ bazı öğrenci gruplarının kalesiymiş gibi zannediliyor. Halbuki bu algının da yavaş yavaş değiştiğini görüyoruz, bu güzel bir şey.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin kampüs olanaklarından bahsedebilir misiniz? Buna ek olarak, öğrenci kulüpleri etkin mi?
ODTÜ yerleşkesi, her şeyden önce, her iki anlamda da, bozkırdan yaratılmış bir ormandır. Kurak bozkırın ortasında yemyeşil bir ormandır ODTÜ. Bilimsel açıdan ise, hem milletimizde hem bölgemizde birçok yeniliklerin filizlenmesini sağlamıştır. Yerleşkemizde, yüzme havuzlarımız ve diğer sporlar için olanaklarımız, yurtlarımız, harika bir kütüphanemiz, her şeyimiz var. ODTÜ kelimenin tam anlamıyla bir kampüs üniversitesi. Yerleşke içinde ihtiyacınız olan her şey, bilardo salonundan, stadyuma kadar o denli detaylı şekilde planlanmıştır ki, şehre inme ihtiyacı hiç duymadan bütün üniversite hayatınızı tamamlayabilirsiniz. Şöyle söyleyeyim, ODTÜ yerleşkesi içinde bir göl var (Eymir gölü) ve bozkırın ortasında su sporları dahi yapabiliyorsunuz. Ülkemizde, yerleşkesinde göl olan kaç üniversite var ki!? Yani, gerçek bir üniversite hayatı tecrübesi için hiçbir eksik yok.
Sosyal hayat konusunda ise, belki Türkiye’nin en renkli 2-3 üniversitesinden birisi ODTÜ. Her yıl yüzlerce farklı etkinlik, öğrenci topluluklarımız tarafından öğrenciler eliyle gerçekleştiriliyor. Topluluklarımız, öğrenci konseyimizin de desteğiyle, 2015 yılında 800'e yakın faaliyet gerçekleştirdi. Bu aslında şunu gösteriyor: ODTÜ öğrenci toplulukları, kültür ve sanatla, siyasetle, iş dünyasıyla hep iç içe. Böylece, topluluklarda yer alan öğrencilerimiz, üniversite bittiğinde, kendi bölümlerine ek olarak neredeyse bir bölüm daha bitirmiş kadar bilgi sahibi olabiliyorlar. Ayrıca, yerleşkemiz içindeki KKM de, kültür sanat faaliyetleri açısından, Ankara'daki en seçkin ve işlek mekanlardan biri. Çok daha fazla detay, üniversitemizin ağ sayfasında mevcut.
Erasmus deneyiminiz de bulunuyor. Bu program çerçevesinde neler yaptınız? Bu noktada aday öğrencilere neler söylemek istersiniz?
Erasmus öğrencisi olarak, Estonya'nın Tartu Üniversitesi’nde altı ay eğitim gördüm. İstediğim şey, eski bir Sovyet cumhuriyetinde kalarak gözlem yapmak ve Rusça bilgimi geliştirmekti, bu isteğimi gerçekleştirebildim. Erasmus önemli bir fırsat. Uçağa binip de gidene kadar benim de tereddütlerim vardı, ama Türkiye’ye dönerken, iyi ki gitmişim diyordum. Elbette bazı sorunlar yaşıyorsunuz, ama bunların üstesinden geliniyor. Orada da kulüpçülük yaptım tabii ben. Bir Türki öğrenciler birliği kurdum ve iki şehirde örgütledim. Yani, kulüpçülük denen şey insanın kanına işleyince, bir daha hiç çıkmıyor :)
Son olarak Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ni düşünen adaylara neler söylemek istersiniz? Aday öğrencilere mesajınız nedir?
ODTÜ’yü düşünen yeni arkadaşlarımıza şunu söylemek istiyorum: Aileye hoşgeldiniz! ODTÜ bir kez akıldan geçmeye başladıysa, o yolun sonu ODTÜ'lü olmaktır. Akıllarından geçen her tereddütte öğrenci konseyimiz ile veya herhangi bir ODTÜ'lü ile konuşabilirler. İstediklerinden ve zannettiklerinden çok daha fazlasını ODTÜ’de bulacaklar. Üniversite yılları, insanın her şeye hakkının olduğu, ama hiçbir konuda sorumluluğunun olmadığı, hayatın tek dönemi. Bunu iyi değerlendirmek için, ODTÜ... (cnntürk)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder